Ana Sayfa » , , , » Takvim Yapraklarına Tutunarak Yaşamak...

Takvim Yapraklarına Tutunarak Yaşamak...

Yazar Gokmen on 13 Mayıs 2013 Pazartesi | 21:04


Zaman her şeye ilaç, her derde deva, her acıya şifa zaman. Her sabah işe giderken kaçırılan otobüs gibi zaman. Bazen duraklar karışır, bazen  araçlar. Zaman kimi zaman bir kılıç gibi öldürücü kimi zaman bir pamuk helvası kadar yumuşak ve tatlıdır. Onu kılıç ya da pamuk helvası yapan neydi peki? Elbette bizler yani insanlar. Peki, nasıl olur bu? İşte o da zamanı kullanmaktır. Doğru zaman ve doğru yerdeysen, zaman senin için bir pamuk helvası olur. Yok, kullanamazsan eğer, limanda şehir hatları vapurunun ardından mendil sallar gibi kalakalırsın kıyıda. Peki, bu vapurda neler kaçar ki? İşte o vapurda bir hayat, bir tutam mutluluk, koca bir hayal olabilir. İşte biraz rehavetin biraz geç kalmanın bedeli.
            İnsanın karşısına fırsatlar çok az çıkarmış. Rivayete göre hayatında 3 defa çıkarmış. İnsan bunları değerlendiremediğinde ise artık ömrü rüzgârda savrulup giden yaprak gibi olurmuş. Yani amaçsız, hedefsiz ve de başarısız. Hep söze benim çocukluğum da benim gençliğimde diye mi başlayacağız? Neden kaybetmeden önce anlayamıyoruz zamanın değerini. Neden gençliğim çocukluğumdan iyi olmasın veya yaşlılığım gençliğimden daha iyi olmasın. Neden geçmişe gıpta ile bakıyoruz hep. İşte vapur çoktan kalkmış olduğundan. Zaman bizden hep bir adım önden gittiğinden. Zamanı doğru kullansaydım Henüz yirmili yaşlarda özlemezdim çocukluğumu ve gençliğimi. Hep zamandan bir adım önde giderdim ya da gittiğimi zannederdim. Oysa ta ki ardıma dönüp bakana kadar hep ileriye bakmaktan meğer yaşayamamışım hiçbir şeyi. Çok geç fark ettim dağların yemyeşil güneşin ise onun üzerinde bir pırlanta gibi parlayan süsü olduğunu. Oysa hep farklıydım diğerlerinden. Diğerleri gece gündüzü öğrenirken bırak güneşi bilmeyi güneş sistemini biliyordum oysa. Akranlarım oyun oynardı oysa sokaklarda. Sevemedim sokakları hiç. Kitaplarım vardı benim onların bilyelerine karşı. Onlar sokakta top oynar koşuştururken hep boyumdan büyük konular konuşur, tartışır, yazardım bıkmaksızın. Şimdi dönüp bakıyorum arkama meğer hayatım bir duvar, futbol topu, bilyeler, topaçlar, uçurtmalar ise birer tuğla. Hep eksik kalmış yerleri. Dolduramamış kitaplarım yerlerini.
Geç fark ettim bilyelerin önemini. Futbol topuna vurmanın zevkini. Şimdi diyorum nerede benim çocukluğum. İçimden bir ses o süslü ama bir o kadar da kasvetli duvarları -apartman duvarlarına- bakmamı söylüyor. Benim anılarımdı o duvarlar. Oysa bende hatırlamak istedim şimdi futbol oynarken düşmeyi kavga etmeyi. İşte o kavgaların izine bakarak anmak isterdim tüm arkadaşlarımı. Ama ben onlar gibi değildim. Her zaman farklıydım onlar çocuktu ben ise değil. Meğer zamanın önünden gitmişim ta o zamanlarda. Şimdi ise engel olamıyorum. Sanki takvim yaprakları arkamdan kovalıyor. Durmak istiyorum zamanın gerisinde kalmak istiyorum. Ama ne mümkün. Geri dönmek. Duvar git gide yükseliyor. Ne mümkün geri dönmek…İşte zamanın ne önünden gitmek nede gerisine düşmek mutlu etmiyor insanı. En güzeli takvim yapraklarına tutunarak yaşamak hayatı. Her şeyi yerinde ve tam zamanında yaşamak…

0 yorum:

Yorum Gönder

Sizde Bilgisayar ve Bilişim konusunda merak ettiğiniz soruları gönderebilirsiniz.

 
Ana Sayfa | Reklam Ver |İletişim
Copyright © 2023. Gokmennet - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalama yapılamaz!..